Neredeyse bin yıl önce, Dünya atmosferinde büyük bir karışıklık meydana geldi. Stratosfer boyunca kükürt açısından zengin dev bir parçacık bulutu aktı. Ve Dünya’ya düşmeden önce gökyüzünü aylar hatta yıllar boyunca karanlığa çevirdi.
Araştırmacıların buz tabakalarının derinliklerinden (buz çekirdekleri) aldıkları ve kükürt aerosellerini hapseden numunelerden aldığı örneklerle böyle bir olayın yaşanmış olduğunu biliyoruz. Buzlar uzun zaman boyunca volkanizma kanıtlarını koruyabilirler. Tüm bu kanıtlara rağmen olayların tam tarihini belirlemek hala zor bir iştir.
Bu olayda bilim insanları, bu büyük kükürt tortusunun bazen ‘’Cehennem Kapısı’’ olarak da adlandırılan İzlanda’daki Hekla Yanardağının 1104 yılımdaki büyük patlamasında meydana geldiğini varsayıyorlar.

Peki bir buz çekirdeğinin zaman çizelgesinde atlanma olursa ne olur?
Birkaç yıl önce yapılan bir çalışmada Grönland Buz Çekirdeği Kronolojisi 2005 (GICC05) olarak adlandırılan bir zaman ölçeğinin,‘’ilk bin yılda yedi yıla’’ ve ‘’ikinci bin yılda dört yıla’’ kadar erken gerçekleştiği sonucuna varıldı.
Cenevre Üniversitesi’nden paleoklimatolog Sébastien Guillet tarafından yürütülen yeni araştırmaya göre; Hekla tüm bu bulgular sonrasında dev sülfat sinyalinin suçlusu olamazdı.
Guillet ve yardımcı yazarları makalelerinde bunun 1108 yılının sonlarında veya 1109 yıllarının başlarında başlamış, Grönland kayıtlarında 1113 yılında bitmiş sülfat birikimli ve onaylanmamış iki kutuplu volkanik bir sinyal olduğunu açıkladılar. Aynı olayın benzer bir şekilde Antarktika buzul çekirdeği kronolojisinde de görülebileceğini belirttiler.
Ekip antik izlerin nedenini bulabilmek için ortaçağda görülmüş garip ay tutulmalarının ve patlamaların kayıtlarını arayan ekip makalesinde şöyle bahsetti:
“Yüksek irtifa volkanik aerosollerle ilişkili muhteşem atmosferik optiksel (ışınsal, görsel)olaylar, eski zamanlardan beri tarih yazarlarının dikkatini çekti. Özellikle, ay tutulmaları raporları hem stratosferdeki volkanik aerosolleri tespit etmek hem de büyük patlamaların stratosferik optik derinlikleri ölçmek için kullanılabilir.”
Astronomik retro-hesaplamaya (karşılaştırmalı hesaplama) dayanan NASA kayıtlarına göre, Avrupa’da, son bin yılın ilk 20 yılında (MS 1100 ve 1120) arasında yedi toplam ay tutulması gözlemlenebilirdi. Bunlar arasında, Mayıs 1110’da meydana gelen bir ay tutulması tanığı, bu olay sırasında Ay’ın olağanüstü karanlığını yazdı:
“Mayıs ayının beşinci gecesi Ay, akşamları parıldadı ve daha sonra azar azar ışığı azaldı, böylece gece gelir gelmez, tamamen yok oldu. Hiçbir şey görülmedi.”
Birçok gökbilimci o zamandan beri bu gizemli ve alışılmadık derecede karanlık ay tutulması konusunu tartıştı. İngiliz gökbilimci Georges Frederick’e göre Ay’ın bakır renginde parlamak yerine görünmez hale gelmesi; Kara Ay tutulmasının bir örneği.
Olay astronomi tarihinde iyi bilinmesine rağmen araştırmacılar, yeni araştırmanın önerdiği en olası neden olsa da, stratosferdeki volkanik aerosollerin varlığından kaynaklanmış olabileceğini asla öne sürmediler.
Peki zamanlama doğruysa, Hekla da dışarda kaldığına göre, kükürt bulutundan hangi yanardağ sorumluydu?

Kesin olarak bilmek imkansız olsa da, takım en olası açıklamanın 1108 yılında, aylarca süren dev bir patlamaya neden olan Japonya’nın Asama Dağı olduğunu düşünüyor. Ki bu patlama 1783 yılında gerçekleşen ve 1400 kişinin ölümüne neden olan patlamadan da daha büyük bir patlama.
Bir devlet adamı tarafından kaydedilen günlükte 1108 olayı şöyle anlatılıyor:
“Yanardağın tepesinde bir yangın ve valinin bahçesinde de kalın bir kül katmanı vardı. Tarlalar ve pirinç tarlaları ekime uygun hale getirilemedi. Şehirde daha önce böyle bir şeye rastlamadık. Bu çok garip ve nadir bir şey.”
Olayın şahitlerine ek olarak, araştırmacılar ağaç halkalarına bakarak 1109 yılının oldukça soğuk bir yıl (Kuzey Yarımkürede yaklaşık 1 santigrat derece soğutucu) olduğu kanıtına da vardılar.
Araştırmacılar makalelerinde, ” Bu yıllarda olumsuz hava koşulları, ürün başarısızlıkları ve kıtlıklara ilişkin ifadeler çok” diye belirterek, “birleştirilen kanıtlar, 1109’da başlayan geçim zorluklarının batı Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde kıtlığa dönüştüğünü gösteriyor” dedi.
Tabii ki, bu uzun zaman önce yaşanan zorluklar herhangi bir patlayıcı olayın kanıtı olarak kabul edilemez. Ama araştırmacılar birleştirilen tüm kanıtların 1108 ila 1110 yılları arasında insanlık üzerindeki unutulan korkunç volkanik püskürmeler kümesini ortaya çıkardığını söylüyor . Onları şimdi yeniden keşfediyoruz.
Araştırma, 21 Nisan’da Scientific Reports dergisinde yayınlandı.
Burak AKTEPE