Duygusal sağlıktan nörolojik sağlığa kadar, okumanın beyniniz için nasıl faydalı olduğu aşağıda açıklanmıştır.
Birçok Amerikalı pandeminin belirsizliği ve getirdiği ruhsal sorunlar ile baş edebilmek için çareyi kitap okumakta buldu. 2021’de Amerikalıların yüzde 75’i en az bir kitap okuduklarını veya başladıklarını söyledi.
Pew Research tarafından düzenlenen yıllık anketlere göre, bir önceki yılda okuduklarını söyleyen Amerikalıların yüzdesi 2011’den beri ortalama oranları değişmemektedir.
Bununla birlikte, pandemi nedeniyle okuma formatları değişti. Kütüphanelerin kapanması ve hijyen koşulları nedeniyle bazı okuyucuların baskı yerine e-kitapları tercih etmeye yöneldi. Pew araştırmasına göre, geçen yıl Amerikalıların yüzde 30’u bir e-kitap okudu, önceki yıla göre yüzde 5’lik bir artış.
Biçimi ne olursa olsun, okuma eğlencenin, eğitimin ve bazen de gerçek hayattan kaçışın önemli bir biçimi olmaya devam ediyor. Bununla birlikte bilim insanları, okumanın beyne hem nörolojik işlev hem de duygusal sağlık açısından fayda sağladığını da bulmuşlardır.
Araştırmalar, düzenli olarak kitap okuyan kişilerin daha yüksek düzeyde bildirimsel bilgi sergilediklerini bulmuştur. Bildirime dayalı bilgi, bir katalitik konvertörün bir arabadaki egzoz emisyonlarını kontrol ettiğini veya bir vizsla’nın bir köpek türü olduğunu bilmek gibi günlük yaşamla ilgili edinilmiş bilgilerdir.
Bu, yaşam tarihimizi ve kelime dağarcığımızı da içeren, kristalize bilgi adı verilen bir bilgi kümesinin parçasıdır.
Kristalize bilgi, geniş bir kültürel okuryazarlık yelpazesinin yanı sıra temel bilim, felsefe ve psikoloji anlayışlarımızı içerir. Yapılan bir araştırmaya göre , kitap okuyucuların daha fazla kristalize bilgiye sahip olduğunu buldu . Araştırmacılar iki grup katılımcıyı işe aldı yaşlı yetişkinler (ortalama yaş 79.9) ve üniversite öğrencileri (ortalama yaş 19.1).
Her iki grup da boş zamanlarını nasıl geçirdiklerine ve okuma alışkanlıklarına ilişkin anketler doldurdu. Ayrıca kitap, dergi ve tanıdıkları yazarları belirttikleri kontrol listelerini de doldurdular. Daha sonra kültürel okur yazarlıklarını, kelime dağarcıklarını ve muhakeme yeteneklerini ölçmek için bir dizi teste tabi tutuldular.
Her iki grup için de okuma alışkanlıkları, kişinin kelime dağarcığının ve bildirimsel bilgisinin gücünde “önemli bir faktör” idi. Ancak daha yaşlı katılımcılar boş zaman aktiviteleri olarak okumayı tercih ettiler ve bildirimsel bilgi ile ilgili tüm değerlendirmelerde üniversite öğrencilerinden daha fazla puan aldılar. Yazarlar, kristalize bilginin daha yaşlı yetişkinlikte korunduğu ve bir ömür boyu bilgi inşa etmeyi yansıttığı sonucuna vardılar.
Duygusal Faydalar
İnsanların çevrelerindeki dünya hakkında bilgi edinmelerine yardımcı olmanın yanı sıra, kitaplar tedavi edici olabilir. Bibliyoterapi , kişinin yaşadığı psikolojik zorluğu aşmak, yaşadığı durumu kavraması için çeşitli kitapları ve romanları kullanmayı amaçlar. Araştırmacılar, terapi olarak okuma pratiğinin yüzyıllardır var olduğunu, ancak yirminci yüzyılın ortalarında ABD’de daha akıcı hale geldiğini öne sürüyorlar.
Bir bilim insanı, bibliyoterapinin altı açık işlevi olduğunu tespit etti : okuyucuya, başkalarının da aynı sorunu yaşadığını ve bunu ilk yaşayan kişinin kendisi olmadığı gibi sorunu aşmak için alternatif çözümlerin varlığını gösterebilir. Bu sayede problem çözmeye gerçekçi bir yaklaşımı teşvik edecektir.
Bibliyoterapi artık okuyucunun duygularını serbest bırakması ve benzer bir ikilemle karşı karşıya kalan insanlar için empati kurması için sağlıklı bir yol olarak görülüyor. Bilim insanları şu anda bibliyoterapinin zihinsel sağlığı artırmak için nasıl kullanılabileceğini araştırıyorlar.
Bir çalışma , depresyondaki mahkumların bir kitap, oyun senaryosu veya şiir koleksiyonuyla meşgulken kişisel sorunlarını bir kenara bıraktığı için bu durumdan keyif aldıkları sonucuna ulaştı.
Paylaşılan okuma gruplarıyla yapılan başka bir çalışmada, mahkumlar haftalık kitap grubuna katılmanın duygusal anlamda kendilerini daha iyi hisettiklerini bildirdi.
Çalışmada mahkumlar, belirlenen bir kitabı tartışmak için haftalık olarak paylaşılan bir okuma grubuyla bir araya geldi. Kitapla ve diğer grup üyeleriyle etkileşime girerek daha güçlü sosyal bağ ve iletişim becerisi geliştiridiklerini tespit etti.
Kalıcı Edebi Faydalar
Bir hikaye okumak, bilim insanlarının beynimizde kalıcı bulduğu güçlü bir duygusal etkiye sahip olabilir.
Emory Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, okuyucular roman okumaya başladıktan sonra okuyucuların beyinlerini 19 günlük bir süre boyunca taramak için fonksiyonel bir manyetik rezonans görüntüleme FMRI(Fonksiyonel MR) kullandılar. Araştırmanın başında araştırmacılar, katılımcıların beyinlerinin taramasını onlar bir roman okumakla meşgul değilken yaptılar.
Daha sonra katılımcılara her gece okumaları ve romanı dokuz gün içinde bitirmeleri istendi. Pompeii adlı roman, Vezüv Yanardağı’nın patlamakla tehdit ettiği ve bir adamın sevdiği kadını kurtarmak için acele etmesiyle okuyucuları MS 79 yılına götürdü.
Her okuma gecesinden sonra, okuyucular ertesi sabah bir fMRI taraması gerçekleştirildi. Roman bittikten 5 gün sonra ise son kez FMRI taraması gerçekleştiridi. Okuduktan sonraki sabah, araştırmacılar, dil ile ilişkili beyin bölgesi olan sol temporal korteksin artan bağlantı gösterdiğini ve katılımcı romanı bitirdikten sonra aktivitenin beş gün boyunca devam ettiğini keşfettiler.
Benzer şekilde, birincil motor sensörden sorumlu bölge olan merkezi sulkus da artan aktivite gözlemlendi. Merkezi sulkus, bedensel duyumlardan sorumlu olduğu için, araştırmacılar, çalışmanın, bir romanın gerçekten de okuyucuya oradaymış gibi hissettirebileceğine dair anekdotsal bulguları desteklediği sonucuna vardılar.
Çeviri: Rukiye Esen Sercanoğlu / Discover Magazine