Pizzanın üzerinde ayıla bayıla yediğimiz mantarlar zehirli atıkların temizlenmesinde, mobilya üretiminde, tekstilde ve inşaatta devrim yaratabilirler.
Bilim insanları uzun süredir mantarların daha geniş kullanım alanlarına sahip olmaları için çalışıyorlar. Günümüz ve sonrasına geldiğimizde ise çoğu çalışmanın daha somut şekilde toplumsal hatta evrensel boyuttaki bir çok soruna çözüm niteliğinde olduğunu görüyoruz.

Firmalar yoğun şekilde mantar bazlı ürünleri üretim çarklarına entegre etmeye çalışıyorlar.
Elbette burada bahsi geçen mantarların sadece yenilebilen tepe kısımları değil, hatta daha ziyade toprağın altındaki miselyum ağları. Mantarların toprak altında birbirlerine bağlanmalarını sağlayan bu ağ köklerinin işlenmesiyle oldukça sağlam ve yine oldukça hafif ürünler elde edilebiliyor.
Amazon ormanlarında bulunan bir mantarın poliüretan sert plastikleri öğüttüğü ve besin olarak kullandığı keşfedilmişti.
Miselyum bu özellikleriyle sınırlı kalmıyor elbette. Mantarın beslenmesini gerçekleştiren bu ağ köklerin ihtiyacı olan şeyler oldukça basit ve ekonomik. Su, hava ve kolayca temin edilebilen besin kaynakları. Bu besin kaynaklarından bazıları ise; patates kabukları, mutfak artıkları, gübreler, çöpler, kahve kupaları (evet, bildiğiniz fincan da olur), tekstil ürünleri ve endüstriyel atıklar.
Mantarlar çok çeşitli canlılar oldukları için tüm bu kaynaklardan besin üretebilen türleri mevcut. Hatta bazı türler zehirli metalleri, arseniği ve dahası radyoaktif atıkları bile besin olarak kullanıp yok edebiliyor. 2011 yılında Amazon ormanlarında bulunan bir mantarın poliüretan sert plastikleri öğüttüğü ve besin olarak kullandığı keşfedilmişti.
Miselyumun diğer özelliklerine gelecek olursak. İlk özelliği sağlamlığı ve hafifliği demiştik, bir diğer özelliği ise istenilen şekilde büyütülebiliyor olması.
Kalıplar kullanılarak henüz daha büyürken bile istenilen şekillendirmeyi sağlamak oldukça kolay. Bu sayede en basit haliyle plastik içermeyen poşetten tutun da karmaşık duvar bloklarına kadar geniş bir alanda kullanılması mümkün.
Bu arada zaten bu alanlarda yıllardır kullanılıyor. Son yıllarda ise daha elle tutulur ürünlerde kullanılmaya başlandı, zaten bu yazıdaki asıl konu mantarların gündelik hayatta sıklıkla kullandığımız ürünlerde yer bulmaya başlaması.
Ayakkabı, kıyafetler, vazolar, lambalar, masalar ve sandalyeler günlük hayatımızda sürekli kullandığımız ürünler ve son yıllarda çevreci yaklaşıma önem veren tasarımcılar için mantar bazlı ürünler hem ekonomik hem de çevreye zarar vermemeleri sebebiyle tercih edilmekte.
Fakat, asıl ilgi çeken noktalardan birisi ise mantarlar sayesinde Mars’ta yaşanılabilir bir yüzeyin oluşturulmasının mümkün olduğu fikri.
Bilim insanları mantar türleri sayesinde Mars yüzeyinde insanlara daha uygun bir toprak yüzeri oluşturmanın çok da zor olmadığı görüşünde ve konsept çalışmalar geliştirmeye başladılar bile.
Bu çalışmaların yıllar sonra sonuç vereceğini de unutmamak gerekiyor. Tekrar Dünya’ya dönecek olursak, mantarlar zaten toprak örtüsü verimliliğini artırmak ve çevreyi temizlemek için kullanılan çözümler arasında.
En güzel örneklerden biri ise Ekvator yağmur ormanlarını etkileyen, dünyanın en büyük petrol sızıntısı vakasının ardından zehirlenen toprağın temizlenmesi için “petrol yiyen” mantarların kullanılmasıydı.
1.4 milyon türe sahip mantar evrenindeki potansiyel elbette bunlarla kalmıyor. İlaç, tıp ve biyoteknoloji alanlarında hızla yayılan kullanımıyla odak noktasına gelen mantarlar virüs ve mikroplara karşı dirençleriyle de gözde olmuş durumdalar.
Kısaca, mantarların kurtarıcımız ve geleceğimiz olduğunu söyleyeceğimiz günler çok da uzak görünmüyor.
Ceyhun Tokmak