Epidemiyoloji: Hastalık Anlayışımızdaki 10 Kilit Bilim İnsanı

Epidemiyoloji: Salgın hastalıkları konu alan hekimlik dalı. Tarih boyunca bu büyük beyinler, hastalık mekanizmalarını çözdü.

1- Girolamo Fracastoro (1476-1553)

Fracastoro, İtalyan bir hekim, şair ve doğa filozofuydu. O zamanki adı “sifiliz” olan bu hastalığı bir şiirine isim olarak verdi. (1530)

‘Hastalık tohumları’ kavramıyla bulaşıcılık (1546) üzerindeki çalışmaları, bazen modern mikrop teorisinin öncüsü olarak görülmektedir.

Doğa Filozofu: Sokrates öncesi düşünürlerin evren hakkında duyduğu ateşli merak onları “Her şey nereden geliyor?” sorusuna yanıt aramaya, asıl, nihai ilkeyi bulmaya ve dış dünyanın doğasını çözme arayışına itmiştir. Bu felsefeciler doğa filozofları olarak bilinir.

2- John Snow (1813-1858)

Snow bir İngiliz anestezist ve epidemiyoloğuydu. Son iki çocuğunun doğumlarında Kraliçe Victoria’ya inhalasyon (soluk alma) anestezisi sağlamıştır vebunun öncü olmuştur.

Kolera üzerine yaptığı araştırma, bunun miasma tarafından değil, kirli su yoluyla bulaştığı fikrini güçlendirmiştir.

Epidemiyolog: İnsanları salgın hastalıkların risklerinden uzak tutmaya çalışan Epidemiyoloji doktorları; bazen hastalara bazen de popülasyona odaklı olarak araştırma çalışmalarında görevlendirilir. Demografik olarak özel gruplanmış bireylerden alınmış örnekleri inceleyen Epidemiyologlar için laboratuvar şartları özel olarak düzenlenir.

İnhalasyon Anestezisi:Solunum yolu ile alınan anestezik ilaçların akciğer alveollerine oradan da kana geçmesi, buradan da beyin dokusuna ulaşıp, beyin dokusundaki yoğunluğuna göre anestezik etki oluşturması demektir.

Miasma: Topraktan çıkarak çevreye yayılması sonucu hastalık yaptığı zannedilen zararlı gaz, ışın, koku gibi herhangi bir madde; miyazma (Eski hekimlikte, bu cins maddelerin bazı hastalıkların etkeni olduğu zannedilmiştir)

3- Louis Pasteur (1822-1895)

Louis Pasteur
Epidemiyoloji: Hastalık Anlayışımızdaki 10 Kilit Bilim İnsanı

Pasteur Fransız bir kimyager ve mikrobiyologdu.

Maya, bakteri ve virüs çalışmalarının demleme ve şarap yapımı, süt güvenliği (pastörizasyon) ve tıp üzerinde çok büyük etkisi olmuştur. Onun mikrop hastalık teorisinin ilk kapsamlı görüşüydü.

Mikrobiyolog: Mikrobiyoloji uzmanı, bakteri gibi gözle görülemeyecek boyutlarda olan organizmaların ortaya çıkışından yok oluşuna kadar geçen sürecini inceler.

Pastörizasyon: Gıda sanayide, besin maddelerini hastalık yapıcı mikroorganizmalardan arındırmak amacıyla uygulanan ısıtma yöntemi.

4- Joseph Lister (1827-1912)

Joseph Lister
Joseph Lister

Lister İngiliz bir cerrah ve ‘antiseptik’ cerrahi sisteminin mucidiydi.

Pasteur’un araştırması Lister’ın cerrahi yaraları dezenfekte etmek için karbolik asit sargıları kullanmasına ilham verdi (1867). Joseph Lister ayrıca bakteriler üzerinde orijinal araştırmalar yaptı ve sistemi ‘aseptik’ cerrahi pratiğe dönüştürüldü.

Antiseptik: Enfeksiyonu önlemek amacıyla cilde veya mukoza tabakasına uygulanan antimikrobiyal kimyasallardır. Günümüzde hem medikal ortamlarda hem de günlük hayatta sıkça kullanılmaktadır. Mikropların üremesini ve yayılmasını engelleyen antiseptikler, mikroorganizmalar üzerinde ölümcül etkisi olan dezenfektanlar ile karıştırılmamalıdır.

Birden fazla kullanım şekli olan antiseptikler, solüsyon, jel ya da krem olarak üretilebilmektedir. Batikon, alkol ve oksijenli su, en yaygın kullanılan antiseptiklerdir; özellikle ameliyat ve ilk yardım girişimlerinin vazgeçilmez parçasıdırlar.

5- Robert Koch (1843-1910)

Robert Koch
Epidemiyoloji: Hastalık Anlayışımızdaki 10 Kilit Bilim İnsanı – Resim: Robert Koch

Koch öncesinde yalnızca bir ülke ismi iken (Guadeloupe), sonrasında ise Robert Koch şarbon basili yaşam döngüsünü açıkladı ve adını duyurdu. Bu, Alman bakteriyologunu, tüberküloz ve koleraya neden olan organizmaları keşfettiği Berlin’deki bir araştırma görevine götürdü. 1905 Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı.

Bakteriyolog:Bakterilerle ilgili, bakteriyoloji alanında çalışan kimse.

Şarbon: (Dalak yanığı), antraks veya anthrax; Bacillus anthracis adlı bakteri nedeniyle oluşan zoonotik karakterde bulaşıcı bir hastalık.

Tüberküloz: (Verem) mycobacterium tuberculosis isimli bir mikrop aracılığı ile oluşan bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaştırıcı tüberküloz hastası bir kişinin öksürmesi, hapşırması veya konuşması ile havaya karışan basillerin solunum yolu ile sağlıklı bir insanın akciğerlerine ulaşması ile hastalık bulaşmaktadır.

İlgili makale: Tüberküloz (Verem) Nedir, Tüberküloz Tedavisi, Belirtileri, Korunma yolları

Kolera: Vibrio cholerae isimli bakterinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonuna bağlı olan, akut ve şiddetli ishal ile seyreden bir hastalıktır.

6- Martinus Beijerinck (1851-1931)

Hollandalı botanikçi ve mikrobiyolog Martinus Beijerinck’in 1890’larda tütün mozaik virüsü (TMV) üzerinde yaptığı çalışmalar, virüslerin doğasını ve istila ettikleri organizmanın hücreleriyle ilişkilerini daha iyi anlamayı sağladı.

Tütün Mozaik Virüsü:Çubuk ya da ince uzun virüslerdir. 300 nm uzunlukta çubuklar şeklindeki virüs partikülleri mekanik olarak yayılır.

7- Paul Ehrlich (1854-1915)

Ehrlich bir Alman tıp bilimciydi. Üstün bir yeteneğe sahip olan deneyci, mikroskopi, doku boyama, embriyoloji, kemoterapi ve immünolojiyi etkiledi. “Kilit ve anahtar” bir etki mekanizmasıyla antijenlerin ve antikorların kimyasal doğası teorisi, enfeksiyonu anlamanın anahtarıydı.

Embriyoloji: Zigot oluşumunu, büyümesini ve gelişimini inceleyen bilim dalı. Gelişim biyolojisinin bir alt dalıdır.

İmmünoloji: Bağışıklık sisteminin incelenmesi ile ilgilenen, tıp ve biyolojik bilimlerin çok önemli bir dalıdır.

Antijen ve Antikor: Herhangi bir hastalığa neden olan etkenleri zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı karşıt madde antikordur. Antikor vücut tarafından üretilen organik bir bağışıklık maddesidir. Vücut için yabancı olan ve antikor yapımına sebebiyet veren maddelere de ‘antijen’ adı verilir.

8- Albert Sabin (1906-93)

Amerikalı virolog Albert Sabin, virüsün zayıflatılmış bir türünü kullanan bir çocuk felci aşısı geliştirdi. Ağız yolu ile verilebilir (hastalığın normal bulaşma yolu) ve 1960’lardan itibaren dünya çapında hastalığa karşı kampanyada tercih edilen bir aşı olmuştur.

Viroloji: Virüsleri ve virüslerin özelliklerini konu alan bilim dalı. Viroloji genellikle mikrobiyoloji veya patoloji’nin bir parçası olarak gösterilen; organik virüsleri, zincirlerini, sınıflandırılmalarını, hücrelere giriş yollarını ve hastalığa yol açışlarını inceler. Viroloji alanında çalışan kişilere Virologdenir.

9- Stanley Prusiner (d. 1942)

Resim: Stanley Prusiner – Epidemiyoloji: Hastalık Anlayışımızdaki 10 Kilit Bilim İnsanı

Amerikalı nörolog ve moleküler biyolog Stanley Prusiner, ‘prion’ terimini ortaya attı ve bu yanlış katlanmış proteinlerin mezar hastalığına nasıl neden olduğunun arkasındaki teoriyi buldu.

Prusiner’ın hala evrensel olarak kabul edilmeyen araştırmaları, 1997’de Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’ne layık görüldüğünde kamuya yaptırıma tabi tutuldu.

Nörolog: Sinir sistemi rahatsızlıklarına bakan ve bu konuda uzmanlaşan tıp doktorlarıdır.

Moleküler Biyolog:Hücrelerin moleküler düzeyde yapılarını ve işlevlerini araştıran bilim insanıdır. Organizmaların genetik bilgiyi birbirini izleyen nesillere nasıl aktardığını inceler.

Prion: Viral hastalıklarda toksin üretiminden sorumlu, kendi kendini eşleyebilen ve enfekte proteinlerin yapımını sağlayan izole bir proteindir. Prion, kısaca protein içeren ve bulaştırılabilen (enfeksiyöz) karakterde çok küçük partiküllerdir.

Mezar Hastalığı: Mezar hastalığı olarak da anılan Graves Hastalığı hipertiroidizme (aşırı aktif tiroid bezi), kilo kaybına, anksiyete ve yorgunluğa neden olan otoimmün bir hastalıktır.

10- Françoise Barré-Sinoussi (d. 1947)

Françoise Barré-Sinoussi
Epidemiyoloji: Hastalık Anlayışımızdaki 10 Kilit Bilim İnsanı – Resim: Françoise Barré-Sinoussi

Fransız virolog Françoise Barré-Sinoussi, HIV’in en önemli olduğu retrovirüslerdeki çalışmaları nedeniyle 2008 Nobel Fizyoloji veya tıp ödülünü paylaştı. Retrovirüsler RNA yapmak için RNA’larını konakçı hücrede kullanırlar (RNA için bir şablon olarak kullanılan normal DNA modelinin tersi). Dünya çapında HIV eradikasyon kampanyalarında aktiftir.

HIV: (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü), AIDS‘e yol açan virüs. HIV , bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden olur. Vücudu mikroplardan koruyan bağışıklık sistemi çalışmadığında, mikroplar daha kolay hastalığa neden olabilir.

Retrovirüs: Retroviridae virüs ailesine ait olan bütün virüslere denilmektedir. RNA genomu taşıyan kapsüllü virüslerdir ve DNA aracılığıyla ikileşme yapabilirler. diploit olan tek RNA virisüdür. ters transkriptaz enzimiyle RNA’dan DNA dönüşümü yapabilirler. HIV virüsü bu ailedendir. Genetik bilgiyi değiştirebilen virüslerin genel adıdır.

Konakçı: Biyolojide, parazit barındıran ya da birbirlerine barınma ve beslenme sağlayan simbiyotik ilişkili konakçı (konak) organizmalardır. Botanikte, belli böceklere ve diğer faunaya besin kaynağı ve substrat sağlayan konakçı bitkilerdir. Virüslere konakçı olmuş hücreler, baklagiller bitkilerine azot sağlayan bakteriler ve parazitik kurtlara konakçılık yapan hayvanlar bu tür etkileşimlere örnektir.

Eradikasyon: Yok etme, kökünü kurutma.

Öykü ALICI

Yoruma kapalı.

    Bilgi aktarımı neden önemli? Richard Feynman

    Hastalıkların Önlenmesinde Hayvanlar Bile Sosyal Mesafeden Faydalanıyor