Kara Deliklerde Bilginin Yok Olması – Kısaca – Yeniden – Enformasyon Paradoksu: Stephen Hawking , “kara delikler yuttukları cisimleri yok ediyorsa , bilgiyi de yok ediyor “ olmalılar görüşünü savunuyordu. Ancak enerjinin korunumu gibi bilginin korunumu da fizik camiasında evrensel bir gerçeklik olarak kabul görülüyordu. Durum böyle olunca Leonard Susskind olaya itiraz etti.
Çünkü : Ortada bir paradoks vardı. Susskind’in bu paradoksa çözümü şuydu: “ Kara delikler bilgiyi yok etmiyordu. Kara delikler bilgiyi olay ufkunda saklı tutuyor ve ‘Hawking Işıması’ nedeniyle buharlaşarak bir gün yok olacak kara delikler sakladıkları bilgiyi evrene geri salacaklar” diyerek Susskind bu paradoksa bir çözüm sunmuş oldu. Hawking daha sonrasında bu konu üzerine Susskind’e karşı pes etmişti ve onu haklı görüyordu .
Belki de Hawking ‘in pes etmesinin sebebi : O zamanlar var olan teknolojinin kendisini desteklemeye yardımcı olmayacağını düşündüğündendir. Bunu bilmiyoruz. Ancak son yıllarda teknolojinin de yardımıyla kara delikler üzerine yeni öğrendiğimiz bilgiler , bize büyük olasılıkla Hawking’in haklı olabileceğini söylüyor . Peki bu nasıl bir teknoloji ? Bu teknoloji, sizlere kısa süre önce anlattığım LIGO deneyleri.
Hawking Haklı Mı ?
Sizlere LIGO deneyleri yazısında bu deneyin kütle çekim dalgalarını ispat etmemize yardımcı olduğunu söylemiştim. Aynı zaman da bu dalgaların bize cevaplayamadığımız bazı soruların cevaplarını da taşıdığını belirtmiştim. Ancak , bu dalgaların kilidini açıp içinde ne olduğunu görmek çok zor bir iştir.
Bunu şöyle düşünebilirsiniz: Onlarca enstrümanın kullanıldığı bir operaya gittiğinizi hayal edin ve sizden istenen şu olsun; bu ses topluluğunun içinden bana sadece yan flütten çıkan sesin sana ne hissettirdiğini ifade edebilir misin ? Bence bu örnek işin ne derece zor olduğunu gayet iyi açıklıyordur. Neyse ki her zaman bir çözüm vardır.
Çözüm Nedir ?

Fizikçiler bu zorluğun üstesinden gelebilmek için en doğru kararın ( yani daha net veriler alınabilmesi için )“ESA’nın dünya atmosferine detektör yerleştirme projesini “beklemek olacağını düşünüyorlardı. Ancak 2016 yılında kamuoyuna sunulan LIGO deneyleri sonuçları MIT fizikçileri tarafından tekrar incelemeye alındı. Fizikçilerin aradığı ; orkestra örneğindekine benzer bir şekilde kütle çekim dalgalarının yankılarıydı ya da bilimsel tabiriyle “ ikincil kütle çekim dalgaları “.
Fizikçiler bunu başardı ve kara deliklerin “saçsız” olduğunu yani bilgiyi saklamadıklarını gösterdiler. Peki bunu nasıl yaptılar ? İkincil kütle çekim dalgaları sayesinde bir kara deliğin kütlesini ve kara deliğin kendi etrafında dönme hızını iki kez ölçmemizi sağlıyor.
Böylelikle elde edilen verileri karşılaştırarak elimizdeki teorileri test edebilme fırsatı yakalıyoruz. Özetlemek gerekirse : MIT fizikçilerine göre bu durum Hawking’in haklı olduğunu ve bilginin saklanamadığını gösteriyor. Ancak şunu da vurguluyorlar : Çözümlediğimiz verilerde hata payı olabilir o yüzden yeni veriler eşliğinde zamanla daha net bilgiye ulaşabileceğiz.
Son Olarak
Görünene göre kütle çekim dalgaları sayesinde bir çok teoriyi test edip , fizikteki teorileri daha sağlam bir kazığa bağlayabileceğiz. Bu da , LIGO deneylerinin fizikte bir çok şeyi değiştirebileceğini bize gösteriyor.
Ve fizik konuşurken “imkansız” , “%100” doğru gibi tanımlar korkutucu olduğu için bu yazı üzerine bir çıkarım yapmak istemiyorum. Ama o görünen o ki fizik temellerimiz bile belki bir gün değişebilir. Kafanıza takılan soruları yorum kısmında belirtebilir ya da sosyal medya üzerinden bana ulaşabilirsiniz.
Son olarak bizimle kalın, BİLİMLE kalın ve evinizde kalın.