Nasa Uzay Mekiğini Neden Emekliye Ayırdı

Uzay Mekiği 30 yılda pek çok görev gerçekleştirdi lakin hayati kusurları bulunuyordu. Apollo 17, 1972 yılında son astronot grubunu ayın yüzeyine indirdi. Aynı yıl içerisinde NASA halihazırda gelecek nesil personel taşıyıcı araçları tasarlamaya ve geliştirmeye başlamıştı. Yaklaşık on yıl sonra ise Uzay Mekiği Programı (Space Shuttle Program) doğdu.

Uzay Mekiği Programı yaklaşık kırk yıl boyunca 135 uçuş gerçekleştirerek Amerikan insanlı uzay uçuşu çalışmalarının merkezinde yer aldı. İlk yörüngesel test uçuşu STS-1, Uzay Mekiği Columbia ile 12 Nisan 1981 tarihinde Kennedy Uzay Merkezi’ndeki tarihi fırlatma rampası 39A’dan gerçekleşti. İlk uçuştan otuz yıl sonra ise 21 Temmuz 2011 tarihinde Uzay Mekiği Atlantis’in piste inişinin ardından Uzay Mekiği Programı resmen sona erdi. Amerikan astronotlar Uzay Mekiği döneminin sona ermesinin ardından cesur bir hamle ile Rus roketleri kullanmak durumunda kaldılar. Fakat bu durum değişmekte.

NASA Astronotları Doug Hurley ve Robert Behnken’in 30 Mayıs 2020 tarihinde SpaceX Crew Dragon uzay aracıyla Uluslararası Uzay İstasyonuna (ISS) fırlatılmasıyla beraber Uzay Mekiği Programının emekliye ayrılışının ardından Amerikan topraklarından gerçekleşen ilk insanlı uzay uçuşu gerçekleşmiş oldu. Sadece birkaç gün (14 Kasım) içerisinde ise NASA Commercial Crew Programının ilk resmi misyonu Crew-1’i fırlatmayı hedefliyor. Uzay Mekiği Programı ile Ticari Mürettebat Programı dönemleri arasındaki boşluk ise pek çok soruya neden oldu. NASA, Uzay Mekiği Programını neden durdurmuştu?

Uzay Mekiği Utkusu

uzay mekiği

Ay’a insanlı yolculuklar döneminde oldukça iyi ödeneklere sahip olan Uzay Mekiği Programının amacı NASA’ya hem insanlı hem de yüklü alçak yörünge uçuşu imkanı sağlamaktı. Mekiğin sadece Skylab’ı ziyaret etmesi değil, aynı zamanda Skylab’ın halefi uzay istasyonlarının inşasına da yardım etmesi planlanıyordu. Öte yandan Uzay Mekiği, kargo bölümünde yer alan Avrupa Uzay Ajansı yapımı Spacelab modülü sayesinde tam donanımlı uzay istasyonlarının yürütebileceği bilimsel deneyleri de gerçekleştirerek çifte görev yürütebiliyordu.

Mekiğin bütün özelliklerinin ardına ise tek bir vaat bulunuyordu: uçuşlar arası süre kısa olacaktı. Öyle ki bazı NASA personelleri dahi mekiğin birer ikişer haftalık sürelerle arka arkaya uçuşlar gerçekleştirebileceğini umuyordu. Uzay Mekiği ile ilgili yapılan tahminlerin büyük bir kısmı gerçekleşti. Mekik Uluslararası Uzay İstasyonu’nun inşasına yardımcı oldu. Mir Uzay İstasyonuna kilitlendi. Spacelab modülünü etkin bir şekilde kullandı ve yörüngeye Hubble Uzay Teleskopu, Chandra X-ray Gözlemevi ve Magellan, Ulysses ve Galileo uzay araçlarını taşıdı. NASA’nın övünç kaynağı oldu.

Nitekim Uzay Mekiği pek çok yönden yetersiz kalmaktaydı.

Uzay Mekiği Programının ilk ve belki de en önemli sorunu programın çok pahalı oluşuydu. Bir mekik fırlatmanın ortalama maliyeti 450 milyon dolardı. Bu durum ise NASA’nın tahminlerinin çok ötesindeydi. Uzay Mekiği sayesinde tek kullanımlık roketlerin ortadan kalkması beklenirken tam tersi bir durum gerçekleşti. Yörüngeye uydu göndermek isteyen müşterilerin büyük çoğunluğu konvansiyonel roketleri daha ucuz bir alternatif olarak gördü.

İkinci sorun ise Uzay Mekiği filosu için sunulan fırlatma planları ve geri dönüş sürelerinin ütopik oluşundan kaynaklıydı. Program tarihinde en erken geri dönüş 54 gündü. Challenger felaketinin ardından da bu süre 88 güne kadar çıktı. Bu süre NASA yetkililerinin başarmak istediğinden bir hayli uzundu. Uzay Mekiklerinin dünyaya geç dönüş yapması demek daha az uçuşa sebep oluyordu. Bu yüzden daha az müşteriye erişim sağlanabiliyordu. Bu da NASA’nın sektörden uzaklaşmasına neden oluyordu.

Uzay Mekiğindeki Güvenlik Açıkları

Nasa

Güvenlik, Uzay Mekiği Programı için her zaman en önemli sorun olarak ortaya çıkıyordu. 1982 yılında Uzay Mekiği, NASA tarafından “operasyonel” ilan edilmişti. “Operasyonel” terimi, mekiğin içerdiği teknolojinin döneme kıyasla daha ileri olduğunu ifade etmekteydi. 1980’li yılların ortalarında ise Amerikan halkı uzay uçuşlarını sıradan bir şey olarak görmeye başlamıştı. O kadar sıradandı ki NASA artık astronotları Mercury, Gemini ve Apollo programlarında kullanılmış basınçlı elbiseler ile basit tulumlar ve kasklar ile uzaya yollamaktaydı. Uzay Mekiği ile uzay uçuşu o kadar güvenli gözüküyordu ki “sıradan” bir vatandaş dahi Mekik ile uçabilirdi.

Akabinde 28 Ocak 1986 tarihinde Challenger Uzay Mekiğinin yıkıcı haberi geldi. Bütün mürettebat ölmüştü ve mürettebat arasında uzaydaki ilk “öğretmen” olacak olan Christa McAuliffe de bulunuyordu. Bu tarihten sonra uzay uçuşlarının sıradanlığı ortadan kalktı. Uzay Mekiğinin yüksek riskli deneysel bir araç olduğu ve bu durumun astronotlar tarafından halihazırda bilindiği ortaya çıktı. Müteakip soruşturmalar da NASA’nın güvenlik anlayışındaki ciddi sorunları ortaya çıkardı. Yine de NASA ipin ucunu bırakmayarak mekiği uçurmak için gerekli düzenlemeleri yaptı.

Nitekim Challenger olayından 17 yıl sonra Uzay Mekiği Columbia atmosfere giriş sırasında parçalandı. Bir kez daha bütün mürettebat hayatını kaybetmişti. Bu kez mürettebat arasında fazlaca reklamı yapılmış olan İsrail’li ilk astronot Llan Ramon da bulunuyordu. Columbia felaketinin nedeni Challenger’e kıyasla bambaşka olsa da yapılan soruşturmalar neticesinde NASA’da tekrardan ciddi sorunlar bulundu.

Nasa ekibi

Soruşturmalar Uzay Mekiği’nin asla tam anlamıyla güvenli olamayacağını ortaya çıkardı.

Bush yönetimi yüksek maliyet, uzun görev süreleri, az müşteri, araç ve büyük güvenlik sorunları gibi bütün unsurlar bir araya geldiğinde Uzay Mekiği Programının artık emekliye ayrılması gerektiğini fark etti. Başkan Bush, 2004 yılında bir sonraki adımın ne olacağını ve nelere mal olacağını açıkça belirtmeden Uzay Mekiği çağının sonunun geldiğini ifade eden bir konuşma yaptı. Bu konuşma sonrasında ise NASA artık uzaya çıkmak için Rusya’ya bağımlı bir hale gelmişti. İki arada bir derede kalmıştı.

Emekliye ayrılan üç Uzay Mekiği Discovery, Endeavour ve Atlantis varlıklarını yörünge test aracı Enterprise gibi sadece müzelerde sürdürmektedir. SpaceX’in uzaya insan göndermesinden ve diğer ticari uzay girişimlerinin hızlı ilerleme kaydedişinden ötürü NASA’nın insanlı uzay uçuşlarının geleceği ise halen daha belirsizliğini korumakta. Örneğin, Uzay Mekiği yerine önerilen ve Orion mürettebat modülü bulunan Uzay Fırlatma Sistemi (Space Launch System) insanlı uçuşlar bir yana, henüz daha başarılı bir uçuş dahi gerçekleştiremedi.

Uzay Mekiği Programının bitişi hem NASA hem de kamuoyu gözünde büyük bir sorun olarak görülmekte. Her ne kadar iyi bir planlama ile Uzay Mekiği Programı başarıya kavuşabilecek olsaydı da programın emekliye ayrılması elzem bir seçim olarak görülmekte.

Burak Hüseyin Ekseli


Bunlar da ilginizi çekebilir

Samuel Morse, bir dizi nokta ve çizgi aracılığıyla iletişim kurmanın bir yolu olarak Mors kodunu icat etti. Yukarıdakiler Mors alfabesini Mors alfabesiyle heceliyor.

Mors Alfabesi ve Dijital Çağdaki Yeri

Devasa Kavanozlar

Laos’a Dağılmış Bu Devasa ve Gizemli Kavanozların Gerçek Yaşını Artık Biliyoruz