Paleontologlar Güney Afrika’da insanlık tarihinin en eski mezarlığını buldular. Bu mezarda bulunan kalıntılar, insanların uzak atalarının aslında o kadar da gelişmemiş olduğunu gösterdi.
Unesco’nun Dünya Miraslarından biri olan İnsanlığın Beşiğinde çalışan ünlü paleontolog Lee Berger ve ekibi şaşırtıcı bir şeyle karşılaştılar. Ekip 30 metre derinlikte mezarlara gömülmüş Homo naledi cesetleri buldu.

Bu mezarlar tarihte şuana kadar kaydedilmiş en eski gömme adetleri, Homo sapienslerin gömme adetlerinin başlangıcından en az 100.000 yıl öncesine dayanıyor. Homo nalediler; ağaçlara tırmanan, Taş Devri’nde yaşamış, maymunlarla insanlar arasında bir geçiş türüydü. Portakal boyutunda beyinleri vardı ve yaklaşık 1.5 metre uzunluğundalardı.
İsimleri de ilk kalıntılarının bulunduğu Rising Star mağarasından gelmektedir. Berger’in buluntularının ise, hem eşya taşımaya hem de yürümeye yarayan elleri, ayakları ve kıvrak parmakları var. Bu da bize insan evriminin tek bir doğrultuda ilerlemediğini gösteriyor.

Buluntular, ölüleri gömmek gibi düşünme kabiliyeti gerektiren aktivitelerin insanın beyninin gelişip büyümesinden sonra ortaya çıktığı düşüncesini çürütüyor. Bu çalışmadan önce bilinen en eski mezarlar Orta Doğu ve Afrika’daydı ve yaklaşık 100.000 öncesine tarihlendirilmişlerdi.
Bergerin buluntuları ise milattan önce 200.000 yılına ait. Bu oval şeklindeki mezarlara, kazı çalışmaları başladığında (2018 yılında) da rastlanmıştı.
Araştırmaların sonucunda, bu mezarların kasıtlı olarak kazınıp içerisine en az 5 kişi konulduğunu saptandı. Buluntular ölü gömme alışkanlıklarının sadece Homo sapinslere ait olmadığını onlardan önce de var olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar “Mezarlar Homo naledilerin karmaşık bilişsel becerileri olduğunun tek kanıtı değil.” dedi.
Beyin Boyutu

Araştırmalarda ayrıca düzleştirilmiş mağara duvarlarının üzerinde, hashtag (#) işaretine benzer kazımalar da bulundu.
Berger yaptığı bir röportajda “Bu, sembollerin insanlara özgü olmadığını. Hatta sembolizmi insanların bulmadığını gösterir.” Dedi.
2015 yılında Berger, Homo naledilerin beyinlerinin boyutlarına rağmen karmaşık bilişsel becerilere sahip olabileceği teorisini ortaya attığında bir çok kişi karşı çıkmıştı. Berger bilim adamlarının bunu kabullenmesinin zaman alacağını ve her şeyi beyinin boyutuna bağladıklarını biliyordu ve dünyaya bunun doğru olmadığını kanıtlamaya karar vermişti. Çalışmalarıyla insanların evrime yaklaşımını değiştirmeye devam etti.

Bergere çalışmalarında ortaklık eden antropoloji profesörü Agustin Fuentes “Ölü gömmenin, soyut düşünmenin ve hatta sanatın tarihi belki de insanlarla düşündüğümüzden daha az bağlantılı olabilir.” dedi.
Başka bir antropolog Carol Ward ise konu ile ilgili “eğer bu çalışmalar doğrulanırsa, çok büyük önem arz edecekler. Bu buluntuların nasıl ölülerin kalıntılarından kurtulmak için değil de kasıtlı bir defin olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyorum.” Dedi.
Ward ayrıca sembollerin Homo naledilerden sonra gelmiş insansı bir tür tarafından da yapılmış olabileceğinin altını çizdi.
Muhittin Semiz