Astronomlar, Güneş Sistemimizin sınırındaki parçacıkların Voyager sondalarından gelen verilerini incelerken, sınırda umulmadık bir basıncın olduğunu keşfettiler. Öncelikle Voyager programından bahsedelim.
Voyager programı, NASA’nın Dış Güneş Sistemi’ni araştırmaya yönelik bir programıdır. Voyager-1 ve Voyager-2 adında iki adet sondası vardır.
İlgili: Voyager 2, Yıldızlarası Bölgeye Ulaştı
Basınca neyin sebep olduğu kesin olarak bilinmiyor. Belki de orada bilinmedik bir parçacık yığını vardır. Ya da belki de sıcaklık bilinenden daha yüksek. Araştırmacıların hesaba katması gereken çok fazla etmen var.
Keşfin kendisi gerçekten çok ilginç fakat asıl ilginç olan nasıl keşfedildiği.
Heliosfer Güneş sisteminde yüklü parçacıkların kabardığı bir tür Güneş rüzgârı ile yıldızlararası ortamın içine şişen, Güneş’ten 14 milyar kilometre uzakta bir bölgedir.
Heliosheath bu bölgenin kıyı kesimleridir. Bu bölgede yüklü parçacıkların yoğunluğu düşer ve manyetik alan zayıflar.Heliopause ise bu bölgenin sınırıdır.

Voyager 1, yaklaşık 20 milyar kilometre uzaklıktadır ve yıldızlararası dediğimiz boşlukta etkilidir. Ortağı Voyager 2, çok geride değil çıkış noktasındadır.
İkisi de bize o bölgedeki alanın basıncı hakkında bilgi edinmenin doğrudan bir yolunu sunmuyor. Ancak son zamanlarda,küresel birleşmiş etkileşim bölgesi (GMIR) olarak adlandırılan güneş enerjisi faaliyetlerinde yaşanan bir patlama, bunun için büyük bir fırsat sağladı.
Princeton Üniversitesi’nden astrofizikçi Jamie Rankin
“Bu olay için gerçekten benzersiz bir zamanlama, çünkü Voyager 1 yerel yıldızlararası boşluğa geçtiğinden hemen sonra bu basınçları gördük” dedi.
Bu patlama parçacıkları uzağa fırlatan etkili bir dalgaydı. Bu dalga 2012’de Voyager 2 ‘nin izlediği ve dinlediği heliosheath’e daldı. Yaklaşık üç ay sonra, Voyager 1 de etkilerini hissetti.

Her bir gözlem grubundan araştırmacılar, sınırdaki basıncı 267 femtopaskal olarak hesapladı; bu, Dünya üzerinde yaşadığımız atmosferik basınca kıyasla gerçekten çok minik bir basınç. Minik de olsa beklenmedik olduğu için dikkat çekici bir basınç.
Ekip ayrıca, bu ortamdan geçen ses dalgalarının hızını da hesapladı – saniyede 314 kilometre. Ve kendi atmosferimizde dolaşan seslerden bin kat daha hızlı.
Beklenmedik bir şey daha yaşandı. Dalganın geçiş hızı, kozmik ışın adı verilen yüksek hızlı parçacıkların yoğunluğunda görünen bir azalma ile düştü. Sondaların her birinin aynı şeyi iki farklı şekilde tecrübe etmesi, astrofizikçilere çözmesi gereken başka bir gizem veriyor.
Rankin, “Kozmik ışınlardaki değişimin neden heliosheath içinde ve dışında farklı olduğunu anlamaya çalışmak yorumlanabilir bir soru olarak kalıyor” diyor.
Voyager sondaları biraz eski fakat Güneş Sisteminin kıyısından dışarıya çok fazla baktıklar. Bozulmadıkları için minnettarız.
Bu araştırma Astrofizik Dergisi’nde yayınlandı.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Voyager 2, Güneş Sistemi’ni terk ediyor
- Güneş sistemi dışındaki bir gezegende ilk defa bir halka gözlemlendi
- Güneş Sistemimizin Dışında Bir şey Saklanıyor, Ancak Gezegen Dokuz Olmayabilir
Çeviren: Zehra Aydın