Herkes, Mars’a insan gönderme olasılığı konusunda heyecanlıdır. Hatta insanların ilk kez 2030 ‘larda Mars ‘a ayak basabileceği bile tahmin ediliyor. Bu tahminler doğru olabilir elbette. Fakat her şey, aslında göründüğünden daha zordur. İnsanlı bir Mars görevi, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ‘ndeki mevcut teknoloji ve politik eğilimler göz önüne alındığında boş bir hayal olarak kalabilir.
Bir de üzerinde hiçbir kontrol yetkisine sahip olamadığımız sorunlar var. Bunlar genellikle vücudumuzu ve Mars koşullarını içeriyor. Uzay yolculuğunda devrim yaratabilecek bir insan olan Elon Musk da dahil olmak üzere birçok insan, Mars’ın, kendisine ayak basan ilk insanları öldüreceğini düşünüyor. Yine de umut etmeye devam edeceğiz.
10 Para
NASA’nın bütçesi, insanlı Mars görevine yetmiyor. NASA ’nın insanlı uzay uçuşu şefi William Gerstenmaier tarafından Temmuz 2017 ‘de, NASA’ya 2030’lu yıllar için planlanan ilk Mars inişini gerçekleştirmek için ABD hükümetinin yeterli kaynağı sağlamadığı açıklandı.
NASA, özel uzay ajansları ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar, Mars’a yapılacak olan insanlı görevin maliyetini hesapladıklarında birbirlerinden çok farklı rakamlara ulaşıyorlar.Bu rakamlar, 25 yıl boyunca harcanacak 1 trilyon dolardan (kar amacı gütmeyen Mars Institute ’ün tahmini tutarı) 30-40 yıl boyunca harcanacak 100 milyar dolara (NASA ’ın tahmini tutarı) kadar değişiklik gösteriyor. Ancak, NASA, hesapladıkları tutarı karşılayamıyor.
NASA, 2017 mali yılı için 19.5 milyar dolar tutarında fon aldı. Bu para, baktığımızda hayli fazla gibi geliyor ancak bu kuruluşun, yukarıda bahsettiğimiz parayı birkaç uzay görevine, programlara ve araştırmalara paylaştırdığınıda unutmamak gerek. Mevcut eğilimler göz önüne alındığında, NASA ’nın yaşadığı kaynak kuraklığının yakında sona ermesi muhtemel görünmüyor. Bütçesi, son birkaç yıl içinde, yılda yalnızca yüzde 2 oranında büyüdü.
9 Yalnızlık
İnsanlar sosyal yaratıklardır ve çoğu zaman etkileşime ihtiyaç duyarlar. Araştırmacılar, bunun Mars’a yapılan bir seferde sorun yaratabileceğinden korkuyor. Birkaç yıl önce araştırmacılar, bir grup insanı Arizona Çölü’nde izole edilmiş bir habitatta uzun süre yaşatmak üzerine bir araştırma yaptılar.
Bazı katılımcıların, çok kısa zamanda depresyon ve ruh hali değişimlerinden muzdarip olduklarını gözlemlediler. Bazıları da, düşmanca tavırlar takınıp 18 ayda çoğunlukla birbirleriyle konuşmadılar. Yalnızca birkaç etkileşimde bulundular ve bunlarda tesisi yürütmek üzerine olan kısa konuşmalardan ibaretti. Bu deney ekibi, sonrasında onlara yardım edecek psikologlara sahipti ancak Mars’taki astronotlar aynı imtiyazlara sahip olamayacak.
Bu deneyde gözlemlenenler, bazı araştırmacıları, Mars’a tek uzay aracında sadece iki astronot göndermek olan gelecek planlarını sorgulamaya yönlendirdi. Astronotlar muhtemelen sıkılacak, depresyona girecek ve hatta birbirlerinden nefret etmeye başlayacaklar, bu da onların sonu olacaktı.Bununla birlikte, bazı araştırmacılar da, iki astronotun uyumlu kişilikleri varsa, yukarıdaki senaryonun mümkün olmayacağını düşünüyor. [2]
8 Toz Fırtınası
Ocak 2004 ’te, NASA gezgin uzay aracı Opportunity, Kızıl Gezegen’de suya dair kanıt bulma görevi için 90 günlük (Mars günü olarak) Mars’a indi. Opportunity, görevini neredeyse anında tamamladı ve 15 yıl boyunca daha fazla görevi yerine getirmeye devam etti. Şaşırtıcı işlevde kalma süresi, Haziran 2018’de bir toz fırtınasında NASA ile temasını kaybetmesiyle sona erdi.Opportunity, çoğu gece kış uykusuna yatardı çünkü güneş enerjisiyle çalışıyordu.
Bununla birlikte, fırtınayla gelen toz güneş panellerini kapladıktan sonra muhtemelen yedek piline geçti. Opportunity ölene kadar pilleri çalışmaya devam etti. NASA, Mars’ta astronotların kullanacağı güneş enerjili istasyonlarda meydana gelebilecek buna benzer bir olaydan korkuyor.
Mars’ta iki tür toz fırtınası yaşanır. Bunlardan ilki ve en yaygın olanı, Dünya’da bir kıtanın tamamı kadar geniş toprak alanlarını örtebilen normal fırtınalardır. Neyse ki, bu fırtınalar hafiftir ve sadece birkaç hafta sürer. Diğer fırtına türü, Opportunity’nin öldüğü türdür. Bu tür fırtınalar, tüm gezegeni kapsayandaha nadir ancak daha güçlü “küresel toz fırtınaları”dır. İlgili: NASA’nın opportunity adlı keşif aracı Mars’ta öldü
Küresel toz fırtınaları, her 5.5 Dünya yılında (3 Mars yılı) bir meydana gelir ve aylarca sürebilir. Güneş panellerini kaplamanın yanı sıra, güneş ışığının Mars’a ulaşmasını engelleyerek istasyonları ve astronotları tehlikeye atabilir. Neyse ki, Mars toz fırtınalarının istasyonlara ciddi fiziksel hasar vermesi muhtemel değildir. İsimlerinin aksine bir fırtınadan çok esintiye benzerler. [3]
7 Yemek
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT)’nde doktora öğrencileri tarafından yapılan bir araştırma, Mars’taki bir insan kolonisinin açlıktan ölebileceğini ortaya koydu. Grup, çalışmalarında, Mars One tarafından planlanan insanlı görevi baz aldı. İlgili: Mars One’ı Hatırladınız Mı? İşte o Şirket İflas Etti
Organizasyon 2025 yılına kadar Mars’ta 25-40 kişiden oluşan bir insan kolonisi kurmak istiyor. Kolonide yaşayan insanlara yiyecek, yaşam alanı içinde yetişen mahsuller tarafından sağlanacak. Yaşam alanını simüle etmek için yapılan bir MIT çalışması astronotların yeterli yiyecek ya da oksijen almak arasında seçim yapmaları gerekeceğini ortaya koydu.
Yaşam alanlarındaki gıda ve oksijen seviyeleri birbirine bağlı çünkü bitkiler bir yan ürün olarak oksijen üretir. Mars’ta, bu oksijen, astronotların yaşamlarını sürdürmek için kullanılacak. MIT çalışması, bitkilerin, yaşam alanındaki herkesi beslemek için yeterli yiyecek ürettikleri takdirde aşırı oksijen üreteceğini ortaya koyuyor.
Bu açıkça astronotların hayatlarını tehlikeye atacak, çünkü aşırı miktarda oksijen solumak onları öldürebilir. Bununla birlikte, eğer bitkiler daha az miktarda yiyecek üretirse, bu durum oksijen seviyesini dengeleyecek ancak az miktarda yiyecek herkesi beslemeye yetmeyecektir. Araştırmacılar, bu sorunun şimdilik mevcut olmayan bir “oksijen giderme sistemi” geliştirerek çözülebileceğini söylüyorlar. [4]
6 Uzay aracı
Mars’a ayak basacak ilk insan yarışı, şu anda NASA, SpaceX ve Blue Origin tarafından yönlendiriliyor. Aslında, her üç kuruluşun da bizi Mars’a götürebilecek birer uzay araçları var. Ancak, roketlerinde tehlikeli yakıtlar kullanılıyor ve bu roketlerin Mars’a ulaşması,insan güvenliği açısından çok uzun sürebilir. İlgili: Fotoğraflarla SpaceX Roketlerinin Gelişimi ve Detayları
NASA, yakıt için sıvı hidrojen vediğer bazı kimyasalları kullanacak olan Uzay Fırlatma Sistemini (SLS) geliştirerek bunu çözmeye çalışıyor. SpaceX, uzay aracını yakıt için sıvı metan kullanılması yönünde değiştirmeyi düşünürken, Blue Originde sıvı hidrojeni düşünüyor. Bununla birlikte, bazıları hala bu yeni uzay araçlarının ve yakıtların bizi Mars’a götürüp götürmeyeceğinden şüphe ediyor. [5]
Şüphe edenlerden biri eski NASA astronotu olan ChrisHadfield. Kendisi, Mars’a seyahat etmeyi (en son uzay araçlarında bile) kanoyla bir okyanusu geçmeye benzetmişti. Hadfield, uzaydaki tehlikelerin ve uzay gemilerinin tahmin edilemezliğinin, birçok astronotu, Mars’a inmeden çok daha önce öldüreceğine inanıyor.
İlginç bir şekilde, bu görüşü, ilk kez insanlı Mars görevinin muhtemelen ölüme yol açacağını söyleyen SpaceX CEO ‘su Elon Musk da paylaşıyor.
5 Cerrahi
Ay ’a ve hatta Mars’a uzun zamanlı insanlı uzay görevlerinin olasılığı daha da arttığından bilim adamları, uzayda ameliyat yapmaktan doğan problemlerle boğuşmaya başladılar. Uzayın eşsiz ortamı, hasta astronotların Dünya’dakilere göre çok daha küçük yaralardan ve enfeksiyonlardan ölme ihtimalinin yüksek olduğu anlamına geliyor.
Uluslararası Uzay İstasyonuna (ISS) gönderilecek astronotlar, genellikle enjeksiyon yapmak, yaraları dikmek ve hatta diş çekmek gibi bazı tıbbi prosedürleri yerine getirmeleri için eğitilir. Ancak, daha ciddi tıbbi sorunların olması durumunda ISS ‘e kalıcı olarak yerleştirilmiş uzay aracıyla hızla Dünya’ya geri dönmeleri gerekecektir.
Bunun nedeni, ISS’ deki revirin ilk yardım çantasından çok da iyi olmamasıdır. Revir, bir hastaneyle aynı standartlara ve kalıcı bir doktora sahip olsa da (ki sahip değil) yerçekiminin olmaması çok büyük bir zorluk olacaktır.
Diğer sorunların yanı sıra, yara veya cerrahi kesikten akan kan yüzebilir ve doktorun görüşünü engelleyebilir. Daha da kötüsü, tüm kabini kirletebilir. Ayrıca, anestezi, Dünya’da olduğu kadar etkili olmayacaktır ki bu da astronot için çok fazla acı anlamına gelir.
Bu problemler Ay ve Mars’a yapılan uzun süreli uzay araştırmalarında daha da kötü olabilir. Bir çözüm olarak, dünyadaki insan doktorlar tarafından gerçek zamanlı olarak kontrol edilen robot cerrahları kullanmak düşünülebilir. Bu çözüm, Ay’da işe yarıyorsa, Dünya ile bir bilgi alışverişinin 20 dakika sürdüğü Mars’ta da işe yarayabilir. [6]
4 Mars’ın Zehirli Tozu
Mars, Kızıl Gezegene insanlı bir görevi engelleyebilecek zehirli tozlarla kaplıdır. Mars tozu, astronotların kıyafetlerine yapışacak yuvarlak, ince, elektrik yüklü silikat parçacıkları olarak bulunmaktadır. Tozun çıkarılması zor olacak ve astronotların giysinin içine girip su arıtıcı ve hava filtresi gibi hayati aletleri tıkayacağı endişesi doğacaktır.
Bu ölümcül olabilir, çünkü ince silikat parçacıkları, zararlı kimyasallar oluşturmak için suyla reaksiyona gireceği akciğerlere sızabilir. Alçı ve perklorat içerdiğini göz önünde bulundurduğumuzda tozun etkisi daha da kötüleşir. Alçı kendi başına tehlikeli değildir, ancak uzun süreli maruz kalma göz, cilt ve akciğer problemlerine neden olabilir. Perkloratlarise tiroid bezi sorunlarına neden olabilir. [7]
3 Uzaydaki Elementlere Maruz Kalma
Uzay, yoğun radyasyona neden olabilecek tehlikeli kozmik ışınlar ve düzensiz güneş fırtınalarıyla doludur. Bilim insanları, Mars’a seyahat eden astronotların Dünya üzerindeki yaşamları boyunca alabileceklerinden yüzde 20 daha fazla radyasyon seviyesine maruz kalacağını tahmin ediyorlar. Bu yoğun radyasyon nörolojik bozukluklar ve hatta kanserin yanı sıra kalp, akciğer ve göz problemlerine neden olabilir.
Bu büyük bir problem olabilir çünkü Mars’a tek yönlü bir seyahat altı ay sürebilir. Durumu daha da kötüleştiren güneş fırtınalarının da tahmin edilememesidir. Çözümlerden biri astronotları Mars’a daha hızlı götürebilecek bir uzay aracı geliştirmektir. Yine de astronotlar, Mars’a ulaştıklarında bile bu radyasyon risklerinden kurtulmazlar. [8]
Her ne kadar Dünya’nın atmosferi bizi tehlikeli radyasyondan koruyor olsa da, Mars ‘ın atmosferi aynı korumayı sağlamıyor. Bilim insanları çözüm olarak Mars’taki insan yaşam alanlarını, ISS ‘in bazı bölümlerinde olduğu gibi, güneş fırtınası karşıtı bir malzemeyle kaplamayı öneriyorlar. Diğerleri, insanların, Mars’ın sayısız lav tüpü mağarasının herhangi birinde yaşamalarının onları radyasyondan koruyabileceğini öne sürüyorlar.
2 Vücutlarımız uyum sağlayamıyor.
İnsan bedenleri ISS yakınlarında yaşanan sıfır yerçekimine uyum sağlamakta zorlanıyor. Uzaklardaki Mars’a yapılacak bir gezi sırasında ve sonrasında uyum sağlamak daha da zorlaşacaktır. Astronotlar, Mars’a yapılacak bir yolculuk sırasında üç farklı yerçekimi alanıyla baş etmek zorunda kalacaklar.
Astronotlar, ilk yerçekimi alanını burada, Dünyada deneyimleyecekler (yolculuktan önce ve sonra). Alıştığımız,bize normal olan yerçekimi alanı bu. İkincisi, astronotların Dünya ile Mars arasındaki mesafeyi giderken yaşayacağı sıfır yerçekimidir. Üçüncüsü ise, yeryüzündeki yerçekiminin üçte biri olan Mars’taki yerçekimi alanıdır.
Yerçekimi alanları arasında hareket etmek, denge ve hareket duyularımızda bozulmaya neden olur. Aynı zamanda gözler, baş ve eller arasındaki koordinasyonu da etkiler. Dünya dışındaki daha düşük yerçekimi seviyeleri astronotların değerli kemik yoğunluğunu kaybetmelerine neden olacaktır ve bu da Dünya ‘ya döndüklerinde kemiklerinin kırılmaya karşı daha hassas olacağı anlamına gelir.
Dünya dışındaki daha düşük yerçekimi seviyesi, vücut sıvılarının kafaya ulaşmasına da neden olur. Bu, böbrek taşları, dehidrasyon, kalsiyum kaybı ve göz problemleri gibi sayısız soruna neden olabilir. İlaçlar, uzayda farklı şekilde işe yaramazlarsa yukarıdaki etkileri azaltabilecektir. [9]
1 Dönüş yolculuğu
Mevcut teknolojiyi kullanarak, Mars’a yapılan keşif gezisi tek yönlü bir yolculuk olacak çünkü Mars’a giden astronotlar Dünya’ya geri dönemeyecekler. NASA, halihazırda, dönüşü mümkün kılmak için Mars AscentVehicle (MAV)’ı geliştirirken, teknoloji de kendi yeni problemlerini ortaya çıkarıyor.
MAV, tamamlandığında 18 ton ağırlığında olacak ve Mars’tan dönüş yolculuğu için fazladan 33 ton yakıt taşıyacak. Bu aşırı ağırlık, MAV’ın atmosferde yanmasına ya da doğrudan yere çarpmasına neden olabilir yani MAV’ın, gezegenin ince atmosferi nedeniyle Mars’a güvenle inememesi anlamına gelir. Karşılaştırma için, Mars’a indirdiğimiz en ağır şey olan Curiosity ’i kullanabiliriz; kendisi sadece bir ton ağırlığında bir gezicidir. İlgili: Mars keşif aracı Curiosity teknik aksaklık nedeniyle operasyonlarına ara verdi
NASA, MAV’ın ağırlığını azaltarak ve Mars’a iniş sırasında aracın hızını yavaşlatacak bir şişme ısı kalkanı geliştirerek bunu çözmeyi hedefliyor. MAV minimalist bir iç mekana sahip olacak, hatta koltuklara bile sahip olmayabilir. Ancak, astronotlar, tüm Dünyaya geri dönüş yolcuğu sırasında ayakta olmayacaklar. Bunun yerine, Mars’ın yörüngesinde bulunan ve onları Dünya’ya geri döndürecek olan Earth Return Vehicle (ERV)’a taşınacaklar. [10]
ERV, aynı zamanda ağırlığı azaltmak için geliştirildi. NASA, Mars’tan kalkacak ve astronotları Dünya’ya geri getirecek tek bir uzay aracı yapmak yerine, MAV ve ERV’ den oluşan iki bölümlü bir sistem geliştirecek. MAV, Mars’ın yüzeyinden ayrılacak ve astronotları, onları Dünya’ya geri getirecek olan ERV ‘ye taşıyacak.
Bilim insanları ayrıca, yakıtını Mars atmosferinden üretmesini sağlayarak MAV’ın ağırlığını daha da azaltacaklar. MAV, yakıtını üretmesi için gerekli olan metan (karbon ve hidrojen) ve oksijeni, yeraltı sularından ve Mars’ın atmosferindeki bol karbon dioksitten (CO2) elde edecek.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Uzmanlar, Sanayiyi Dünya Dışına Taşımayı Düşünüyor: Uzay Sanayisi
Spermler düşük yer çekimine dayanabiliyor: Kadınlar Mars’ı tek başına kolonileştirebilir
Uzay Yolculuklarının Önündeki En Büyük Sorun Çözüldü
Editör / Yazar: Meltem ARSLANER
Kaynak: https://listverse.com/2019/06/19/top-10-long-term-space-exploration-problems-we-have-yet-to-solve/