1.000 yıldan uzun süredir Antik Maya şehri Tikal, Kolomb öncesindeki bu esrarengiz, dayanıklı medeniyetin inşa ettiği en büyük, en önemli şehir merkezlerinden birini kapsamaktadır.
Ancak bu büyük Maya şehri, 9. YY sonları itibariyle çözülmeye başlamıştı. Bu zamanlarda Tikal ile birlikte diğer birkaç Maya şehri terk edilmişti. Şimdiyse Tikal’ın su depolarında yapılan yeni bir analiz, şehirde yaşanan bu antik gōçün neden gerçekleşmiş olabileceğine dair önemli yeni bilgiler veriyor.
Cincinnati Üniversitesi’nde çalışan bilim insanlarının tarafından yönetilen bir araştırma ekibi, bu antik şehrin içerisindeki su depolarından alınan çökeltileri çözümlemişler ve Tikal’ın suyunu içilemez hale getirmiş olabilecek zehirli kirleticilerin kanıtlar bulmuşlardır.
İlginizi çekebilir: Amerikalı Arkeolog, Mısır’da Google Earth Üzerinden Yeni Piramitler Keşfetti
Şiddetli kuraklıklara eğilimli, genişleyen ve göl ile nehirlerle bağlantısı olan kesik bir şehirde yağmur suyu toplama alanlarının kirlenmesi, Tikal’ın binlerce sakini için sonun başlangıcı haline gelmiş olmalı. Şehirdeki insan nüfusunun, zirve noktasında 100.000 kadar olduğu tahmin ediliyor.

Araştırmacılar bir başka makalede, “Tikal’ın merkezi su depolarının, hayat veren alanlardan hastalığa sebep olan alanlara dönüşümü; bu görkemli şehrin hem fiilen hem de simgesel anlamda terk edilmesine yol açmış olmalı.” şeklinde bahsediyorlar.
Tikal’in merkezi su depolarındaki sistemin şehrin nüfusunu nasıl sürdürdüğünü (veya sürdüremediğini) keşfetmek için, biyolog David Lentz liderliğindeki araştırma ekibi, şehrin merkezi su depolarının 10’undan toplanan tortu numunelerini örnekledi.
İlginizi çekebilir: Pompeii: Geçmiş, Günümüz ve Gelecek
Yapılan Analizlerde İki Farklı Siyanobakteri (Mavi-yeşil Alg) İzleri
Eski kir ve tortu tabakasında yapılan DNA analizinde iki farklı siyanobakteri (mavi-yeşil alg) izlerini ortaya çıktı.
Kanıtlar, Tikal’ın işgali sırasında bu organizmaların Planktothrix ve Microcystis merkezi su depolarında yüzyıllardır var olduğunu, ancak Tikal’in 9. YY ortalarında terk edilmesinden hemen önce şiddetli kuraklık dönemlerinde ‘mavi-yeşil alglerin çoğalması‘ özellikle sorunlu hale geldiğini göstermektedir.

Arkeolojik jeolog Kenneth Tankersley, “Suyun görüntüsü ve tadı kötü oluyordu. Buna sebebiyet veren büyük “Mavi-yeşil alglerin çoğalmasından dolayı kimse o suyu içmek istemezdi.” dedi.
Suyun bu derece kirli hale gelmesinin tek kaynağı yalnızca sudaki böcekler değildi. Ayrıca yapılan analizlerde, tortuda yüksek cıva seviyeleri ortaya çıktı. Araştırmacılar, potansiyel cıva kirliliği kaynaklarını volkanik küllerle olabileceği gibi Mayaların farkında olmadan suyu kirlettiğinin de üzerine duruyorlar.
“Antik Maya dünyasında renk önemliydi,” diyor Tankersley. “Duvar resimlerinde kullandılar. Alçı kırmızısını boyadılar. Mezarlarda kullandılar ve farklı tonlar elde etmek için demir oksitle birleştirdiler.”
Maalesef Maya için kullanılan boyaların bileşenlerden biri, cıva sülfürün bir biçimi olan ve onunla temas eden insanlar için çok zararlı olabilecek kırmızı cıva sülfit idi. Bu durum, Tikal Sarayı ve Tapınak depolarının yakınında yaşayan kentin seçkinlerini bile zehirliyor.
İlginizi çekebilir: 13 Yaşında Antik İskit Savaşçısı Olan Bir Kız Mezarı Ortaya Çıkarıldı

Yazarlar Sonuç Olarak:
“Tikal’in önde gelen ailelerine muhtemelen her öğünde cıvanın mevcut olduğu yiyecekler verildi.” açıklamasını yaptılar.
“Kirlenmiş suların toplumun sağlığı, özellikle yönetici seçkinler üzerinde olumsuz bir etkisi olmuştur. Bu da etkili bir şekilde liderlik etme kabiliyetlerini tehlikeye atmış olabilir .”
Aynı dönemde, kuraklık ve çevresel bοzulma Maya için büyük problemlerdi, ancak taze içme suyunun eksikliği, kültürdeki güçlü bir sembolün çöküşü haline geldi.
Çalışmayı yapan araştırmacılar, “Yukarıda açıklanan olayları ve buna eşlik eden kuraklıkları Maya liderlerinin tanrılarını yatıştırmada başarısız olduklarına da inanmış olabilirler.” dedi.
“Gerçekten de, bu olayların bir araya gelmesi, azalan su ve gıda kaynakları karşısında evlerini terk etmeye daha istekli hale gelen bir halkla sonuçlanmış olmalıydı.”
Maya Uygarlığı Nerede Kurulmuştur?
Kuruluşu 3000 yıl öncesine dayanan Maya Uygarlığı, Kızılderili Maya halkları tarafından kurulmuştur. Kolomböncesi Amerika uygarlıklardan biridir. Bir Orta Amerika uygarlığı olan Maya uygarlığı, binlerce yıl boyunca Meksika’nın güneydoğusundan, Honduras, El Salvador ve Guatemala’ya kadar uzanan Mezoamerika bölgesinde hüküm sürmüştür.
İlginizi çekebilir: Arkeologlar Bilinen En Büyük ve En Eski Maya Anıtı’nı Keşfetti
Beyda GÜLAL